"Hem ayranım dökülmesin hem..." şeklinde başlayan, atasözü olarak da kullanılan bu deyim, genellikle iki zıt durumu aynı anda korumaya veya elde etmeye çalışmayı ifade eder. Temelde, bir kişinin çıkarlarını gözetirken, diğer tarafı da memnun etmeye çalışması veya fedakarlık yapmadan her şeye sahip olma isteği yatar. Hikayenin farklı versiyonları bulunsa da, hepsinin ortak noktası, bu tür bir yaklaşımın genellikle mümkün olmadığı ve bir seçim yapılması gerektiği gerçeğini vurgulamasıdır.
Deyim, Türk kültüründe yaygın olarak kullanılan ve genellikle nasihat veya eleştiri amacıyla söylenen bir ifadedir. Anlamı, bir kişinin hem bir şeyden faydalanmak hem de o şeyin olumsuz sonuçlarından kaçınmak istemesidir. Bu durum, genellikle bencillik, açgözlülük veya gerçekçi olmama olarak değerlendirilir.
"Hem ayranım dökülmesin hem..." ifadesi, genellikle atasözünün tamamlanmamış halidir. Deyimin farklı versiyonları bulunur:
Hikayenin kesin bir kaynağı olmamakla birlikte, sözlü kültürde farklı versiyonları mevcuttur. En bilinen versiyonlarından biri şöyledir:
Köylünün biri pazarda ayran satarmış. Hem ayran satıp para kazanmak hem de bedavaya ayran içmek istermiş. Bir yandan müşterilere ayran verirken, bir yandan da gizlice kendi kabından ayran içermiş. Bir gün, ayran kabını taşırken dengesini kaybetmiş ve ayranın tamamı dökülmüş. Köylü, hem parasından olmuş hem de bedavaya ayran içme fırsatını kaybetmiş. İşte o zaman "Hem ayranım dökülmesin hem..." diyerek hayıflanmış.
Bu hikaye, açgözlülüğün ve gerçekçi olmayan beklentilerin sonuçlarını gözler önüne sermektedir. Başka bir deyişle, her şeyi elde etmeye çalışırken eldeki imkanları da kaybetme riskini vurgular.
"Hem ayranım dökülmesin hem..." deyimi, günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır. Kullanım alanlarından bazıları şunlardır:
Türk kültüründe "Hem ayranım dökülmesin hem..." deyimine benzer anlamlara gelen birçok başka deyim ve atasözü bulunmaktadır:
"Hem ayranım dökülmesin hem..." hikayesi ve deyimi, Türk kültüründe önemli bir yer tutmaktadır. Açgözlülüğün, gerçekçi olmayan beklentilerin ve her şeyi aynı anda elde etme arzusunun sonuçlarını vurgulayarak, insanlara daha dengeli ve gerçekçi olmaları konusunda bir uyarı niteliği taşır. Bu deyim, günümüzde de geçerliliğini koruyarak, farklı alanlarda karşılaşılan ikilemleri ve zor seçimleri anlamlandırmamıza yardımcı olmaktadır.